aynı isimde "bahar" başlığı da var
1768 entry daha
  • köy bölümleri sıkıcı olmuş bence ya manasız geldi bölümü doldurmak için.. bu arada parla karakterini çok seviyordum bu bölüm göremeyince üzüldüm..
  • dizinin bahar'ı kadar o baharın çiçeklerini besleyen büyüten başkaları soldursa bile güzel bir toprağa ektiği için tekrardan çiçek açmasını sağlayan anne gülçiçek karakterini çok önemli buluyorum. kızının saçlarını okşarken o sevgiyi öyle güzel hissettiryor ki. kızının her daim her şeyi başarabileceğine inanıyor, ne karar alırsa alsın arkasında duruyor. bu ülke de babalarından yaralı birçok çocuk var evet ama o çocukların birçoğunun da çiçeklerini beslemek yerine soldurmuş anneleri de var. o yüzden gülçiçek anne özel bir karakter. dizide bahar'ın açmasında önemli bir role sahip.
  • bahar ismiyle ilgili şiirsel güzellemeler siyah beyaz sahneler bir tek beni mi sıktı acaba.
    üstteki yorumlara katılıyorum son bölüm aşırı gereksiz ve yapmış olmak için yapıldığı aşırı belli.
    ayrıca baharın sürekli evli evlilik masum köylü konuşmaları bir tek beni mi basıyor. sen birinin yaralı hayatına bakılacak ilgilenilecek sakin sevgili modunda gir yıllar sonra da sürekli söylen. kör topal sağırı oyna yıllarca sonra da kocanı sevgilisini suçla. sen de suçlusun karşıdaki kadının da haklı olduğu haksız olduğu noktalar var. ama sanki herkes haksız bir tek sen sonsuz haklıymışsın gibi konuşamazsın ya of.
    evlendikten sonra tanışılan insanlar olsa tamam dersin ama geçmişi olan insanlara bu kadar yüklenilmesi gerçek hayata uymuyor kusura bakmayın
    ama son bölümde renginin duruşu aşırı karaktersizdi off bir çekil kenara bir bak noluyor biraz dur it gibi peşinde koşturma sana da yeter
  • abi olmuyor işte. neden 10 yıllardır aynı terane devam ettirilmeye çalışılıyor ki?

    başta gayet güzel girilen diziler 7-8 bölüm sonra saçma sapan işlere evriliyor.

    bakın 10 binlerce işsiz yazar olduğuna eminim. beceremiyorsanız online senaryo gibi bir iş yapın insanlar senaryoları yollasın oraya her bölüm için binlerce alternatif senaryo ihtimali ile hem de genç insanlara iş vererek win win bir durum olsun.

    bıktık yahu.
  • az önce bahar'ın oğlu aziz uras'la yan yanaydık.
    yalan yok gerçek adını bilmiyorum, google dan adına baktım 'demirhan' sen misin dedim. evet dedi.
    dizideki naif aziz uras.
    son bölümü izlediniz mi dedi,
    yok dedim bugün izlerken kapadım, yüreğim kaldırmadı, annenin yani dizideki annenin yaşadıklarına benzer seyler yasadım.
    çok fazla insan var yaşadıklarınızı yaşayan dedi.
    kaç doğumlusun dedim. 99 dedi.
    uzatmadım lafı ben de 99 'da yaşadım filan diye.
    yolun açık olsun, başarılar dedim öptüm.
    öyle işte.
    ama izleyemedim, dokundu yaralarıma.
  • resmen bu bölüm rengin'in yüzsüzlüğünü, bi kadının bi erkek için ne kadar alçalabileceğini ve alçaklaşabileceğini izledik. timur'a sinirlenmeyi bırakıp, rengin'e küfür eder olduk pü gerçekten. reziilliiiiik.
  • her bölümün ardından kendi travmalarımı yazıyorum biliyorsunuz, bu bölüm bayağı boş olduğu için ben de hiç üzülmedim :d duygusal derinliğe pek inmemişler ama tabii bazı noktalar etkiledi yine.

    mesela eski eşimin sevgilisi ortaya çıkınca herkes sürekli o kadını suçladı, bana gelip onun adamı ayarttığını, çok hafif meşrep olması gibi şeyler söylediler. ben de onlara neden sadece kadını suçladıklarını sordum. aldatma olayında adamların hiç suçu yokmuş gibi davranılıyor, ee o kadın hafifse bakmasın adam da canım? bakıyorsa da bitmiş zaten çoktan. dizide de buna değinilmiş çok hoşuma gitti, bahar rengine sana kızmıyorum, timur asıl suçlu diyor. harika bir ele alıştı.

    bir de çağla ile içmeye gittiklerinde şunu hatırladım: bir iki arkadaşla bara gitmiştik, ben tabi iç iç sarhoş olmuşum, dans falan ediyorum ama içim ağlıyor, tuvalete gittim bi ağlamaya başladım hüngür hüngür, hayatımda belki o kadar dolu dolu ağlamamışımdır. sonra kapıda hiç tanımadığım kızlar benimle konuşmaya başladılar çıktım bana sarıldılar benimle ağladılar. biri telefon numarasını falan verdi illa sonra beni ara ağlayalım diye. nasıl güzel insanlar var yaa, kızlar isimlerinizi yüzlerinizi hatırlamıyorum ama iyi insanlarla karşılaşın siz de. ( en yakın iki dostumun yanında bunun yarısı kadar samimi bir şekilde duygularımı anlatamamıştım zaten onlar da o dönem çıktı hayatımdan. bazen en yakınınız en uzak, bir yabancı ise kardeş gibi oluyor. )
  • "bazen evlilik, iki kişinin taşıyamayacağı kadar ağırlaşır ve taşımak için en az üç kişi gerekir.” oscar wilde

    bu doğruysa durum gerçekten vahim demektir. uzun ilişkilerde veya evlilikte zamanla ortaya çıkan ağırlık, ilişki açısından çok yaralayıcı olabilir bunu anlayabiliyorum. fakat bu durumda neden net kararlar almak bu kadar zor bunu anlayamıyorum. taşıyamayacağın kadar büyük ve büyümeye devam eden bir yükü bu şekilde paylaşmak sadece uzatmaları oynamak değil mi? günün sonunda bu durum herkes için trajikomik bir acınasılığa dönüşüyor. bunu hiç kimse yaşamak istemez. herkes için hayatı cehenneme çevirmemek adına kangren olan ilişki için gereken adımları atmak elzem bence. eğer bir umut varsa çabalamak elzem. önemli olan, kendine ve ilişkine dürüst yaklaşıp, gerekirse cesur kararlar alabilmek.

    "sen benden vazgeçtin, ben de buna izin verdim" demişti bahar. ilişkinin sağlıklı bir zeminde ilerlemeyeceğini gören her kadın bir yerden sonra bunu yapıyor. bu kadınların en büyük hatası. ilişki devam ederken vazgeçmek söz konusu olamaz
  • son bölümde tümör'ü oynayan beyefendinin sarma sigaradan artik bakir rengine dönmüs parmagi nasil şahan gözlü eksicilerin dikkatinden kacti sasirdim dogrusu. abicim oyuncu adamsin, üstelik de pimpirikli bir doktoru oynuyorsun, o parmak nedir öyle? iciyorsan al paket sigara ic, kilosu 20 liradan adiyaman tütünü sarip icmek nedir ya... oynayan oyuncu da gercek hayatta tümör kadar pinti midir nedir*.
  • bir bölümlük şansı kaldı bende.
233 entry daha
hesabın var mı? giriş yap